Savaş Meclisi (Türkiye Büyük Millet Meclisi)

Author :  

Year-Number: 2019-19
Language : null
Konu :
Number of pages: 728-746
Mendeley EndNote Alıntı Yap

Abstract

Mondros Ateşkes Antlaşmasıyla Türklerin elinden her şeyleri alınıyordu Antlaşmanın 7. Maddesi ile İtilaf Devletleri, güvenliklerini tehdit edecek durumla karşılaştıkları takdirde, işgal etmedikleri yerleri işgal altına alacaklarını pekiştirmişlerdi. Bu bölgelerin Türk Olmayan unsurları güvensizlik ve Türk zulmü altında olduklarını kışkırtıcı telgraflarla ilan ederek işgal davetçisi rolünü oynamışlardır. İşgalci devletlerde bu çağrıya gönülden katılmışlardır. Özellikle İngilizler, Osmanlı ülkesindeki Rum, Ermeni, Arap, Kürt gibi unsurları hem birbirinden çeşitli vaatlerle ayırmak, hem de Türkler aleyhinde birleştirerek kışkırtmak için büyük çaba harcamışlardır. İşgalcilerin dayandıkları gerekçeler Türkler aleyhindeki klasik suçlama kampanyasına dayandırılmıştır. Buna göre önce Türkler uygar değildirler, sonrada, özellikle jön Türk olarak adlandırdıkları ittihatçılar, ülkeyi uzun dertlere ve ıstıraplara boğmuşlardı. İstanbul Hükümeti Barış Konferansına sunduğu muhtıralarında bu görüşün ikinci kısmına, canı gönülden katılmıştır ve Birinci Dünya Savaşına girme sorumluluğunu İttihatçılar yüklemişlerdi. Fakat büyük bir Türk düşmanı ve Paris’teki “Onlar Konseyi’nin başı olan Fransız Başbakanı Georces Cleemenceau, bu tezi yeterli bulmamış, Türkleri tüm olarak sorumlu saymıştır. Ana problem, Osmanlı ülkesinin parçalanmasıydı. Türkler de topun ağzındaydılar. Galip Devletler batı uygarlığını temsil ettikleri iddiasında idiler: Kendileri dışında olanlar - savaşı yitirdikleri için olacak – uygar değildi. Hele, Osmanlı ülkesi içinde olanları yetiştirmek ve eğitmek gerekiyordu. Himaye ve manda formülleri bu amaçla ortaya atılmıştır. Türkler için Anadolu ortasında, küçük bir vatan haritası çizilmişti. Sevr Antlaşması bu yeni düzenin güvence belgesi olacaktı. 12 Ocak 1920’de İstanbul’da toplanan meclis, Misak-ı Milli kararı dışında kendini gösteremedi ve 16 Mart 1920’de İstanbul’un işgali ve Meclisin basılması üzerine çalışmasını durdurdu. 23 Nisan 1920’de TBMM.’nin açılışıyla politika merkezi Ankara’ya kaydı. Çünkü 18 Mart günü Rıza Nur ve arkadaşlarının bilinçli olarak verdikleri önerge üzerine Meclis kendi iradesiyle toplantılarını süresiz erteleme kararı aldı. Böylece, ileride başka şartlarda ve yerde kendini yeniden toplama imkânını hukuken elinde tutmuş oluyordu. Yeni toplantıya ve toplantı yerine geçişte bu karar bir meşruluk köprüsü oluşturacaktır. Önergenin ve kararın bir nedeni de Padişah’ın önüne geçmek, fesih imkânını bir yana itmek, Saray’ı Meclis’in geleceği konusunda söz sahibi olmaktan çıkarmaktı. Meclis-i Mebusan’ın almış olduğu faaliyetlerini tatil kararı, meşruluk köprüsünü daha da sağlamlaştırdı. Mebusan Reisi Celalettin Arif Bey’in olumlu tavrı ve Ankara’ya geçmesi, ibreyi kesin bir şekilde yeni girişim yönüne, yani Ankara’ya döndürdü. İstanbul’un işgalini öğrenir öğrenmez, Mustafa Kemal Paşa’nın ilk düşündüğü husus, Ankara’da bir meclis toplamak olmuştu. Bir yandan belli tedbirler alırken, bir yandan da, meclisin özelliği ve nasıl toplanacağı konusunda Ankara’da görüşülmekteydi. Çalışmalar uzun sürmedi. Toplanacak meclisin, bir “müessesani meclis” yani “kurucu meclis” olması kararlaştırıldı. Meclis üyelerinin seçiminin suretle yapılması ve bunu sağlamak için de seçim kanununa bağlı kalmadan seçimlerin pratik bir yolla sonuçlandırılması uygun görüldü. Fakat varılan kararları bir seçim emri şeklinde ilgililere bildirilmesinin mahzurları vardı. Bunun için, önce Kolordu Komutanlarının düşüncelerini öğrenmek isteyen Mustafa Kemal Paşa, “Aşağıda belirtilen suretin gerek esasının ve gerekse tatbikatının tasvip edildiğini veyahut değiştirilmesi uygun görülen noktaların yarın sabaha kadar bildirilmesini rica ederim ve yüksek muvafakatleri alındıktan sonra tamim edileceği maruzdur” kaydı ile “Suret” başlığı altında şu telgrafı yazdı.

Keywords

Abstract

All things were taken from the hands of the Turks through the Armistice of Mondros Armistice. Article 7 of the Treaty and the Allies strengthened the occupation of places they did not occupy, if they were to threaten their security. The non-Turkic elements of these regions have proved to be insecure and under Turkish cruelty by provocative telegraphs, inviting occupation. In the invader states they have been heartily participating in this call. In particular, the British have made great efforts to separate the Greek, Armenian, Arab and Kurdish elements of the Ottoman territory from each other with various promises and to combine them against the Turks. The reasons for the occupiers are based on the classic blame campaign against the Turks. According to this, first the Turks are not civilized, and later the ijtihatlar, especially called jön Türk, struggled the country with long troubles and suffering. The second part of this opinion in the memorandum presented by the Istanbul Government Peace Conference, the soul has been participating in heartfelt and the İttihatlar had been responsible for entering the First World War. But a big enemy of Turks and Parisian Prime Minister Georces Cleemenceau, who is the head of the Council, did not find this enough and considered Turks entirely responsible. The main problem was the disintegration of the Ottoman territory. Turks are also in the mouth of the ball. The victorious states were of the opinion that they represented western civilizations: those who were out of themselves - because they lost the war - were not civilized. Hele, it was necessary to train and educate those who were in the Ottoman country. Himaye and buffalo formulas were introduced for this purpose. In the middle of Anatolia for Turks, a small homeland map was drawn. The Treaty of Sevres would be the assurance document for this new order. The assembly, which was convened in Istanbul on January 12, 1920, could not show itself apart from the Misak-ı Milli decision and stopped working on the invasion of Istanbul and the printing of the Assembly on 16 March 1920. On April 23, 1920, the policy center was registered with Ankara with the opening of the Turkish Grand National Assembly. Because, on 18 March, Riza Nur and his colleagues consciously decided to postpone their meetings on their own initiative for an indefinite period. Thus, he was legally in possession of the opportunity to regain himself in other circumstances and in the future. In the transition to the new meeting and meeting, this decision will constitute a bridge of legitimacy. One reason for the proclamation and the decision was to move ahead of the Sultan, to push aside the opportunity for termination, to remove the palace from having a say in the future of the Assembly. The decision of the Meclis-i Mebusan has strengthened the holiday decision, the legitimacy bridge. Reverend Celalettin Arif Bey's positive attitude and his passing to Ankara turned the ibire into a new initiative, namely to Ankara. The fact that Mustafa Kemal Pasha first thought that he did not learn how to occupy Istanbul was an assembly in Ankara. On the one hand, while taking certain measures, on the other hand the nature of the assembly and how it would be gathered was discussed in Ankara. The work did not last long. It was decided that the assembly to be assembled would be an "institutional assembly" or "constituent assembly". It has been deemed appropriate that the election of the members of the Assembly shall be held in force and that the election shall be concluded in a practical way without being bound by election law. But there were drawbacks to being informed about the decisions made in the form of an election order. Mustafa Kemal Pasha, who wanted to learn the thoughts of the Corps Commanders first, would like to be informed of the following procedure and the necessity of the exercise, if necessary, or the appropriate points to be changed tomorrow by sabbath, and the "Surat" title with the exposition to be fixed after receiving the high consent He wrote the telegram below.

Keywords


  • Ali Fuat Cebesoy, Siyasi Hatıralar Büyük Zaferden Lozan’a Lozan’dan Cumhuriyete, İstanbul, Bülent Tanör, Kuruluş ve Kurtuluş, İstanbul, 2009

  • Cemal Kutay, Türkiye İstiklal Ve Hürriyet Mücadeleleri Tarihi, IX, İstanbul 196 Kazım Karabekir, İstiklal Harbimiz, İstanbul, 1969

  • Mazhar Müfit Kansu, Erzurum’dan Ölümüne kadar Atatürk’le Beraber, Ankara, 1998-II Mazhar Müfit Kansu, Erzurum’dan Ölümüne kadar Atatürk’le Beraber, Ankara, 1998

  • Orhan Doğan, Atatürk ilkeleri ve İnkılap Tarihi, Ankara 2010,

  • Osman Özsoy, Saltanat ’tan Cumhuriyet’e Giden Yolda Kurtuluş Savaşı’nın Perde Arkası, İstanbul,Osman Özsoy, Saltanattan Cumhuriyete Kurtuluş Savaşı Olaylar-Belgeler-Gerçekler, İstanbul, 2007Rıdvan Akın, TBMM Devleti (1920-1923) Birinci Meclis Döneminde Devlet Erkleri Ve İdare, İstanbul, 2001

  • Rıza Nur, Grace Ellison, İlk Meclisin Perde Arkası (1920-1923),İstanbul, 2007Sabahattin Selek, Milli Mücadele (Ulusal Kurtuluş Savaşı), II, İstanbul, 2002 T.B.M.M. Zabıt Ceridesi, 24 Nisan 1336/1920

  • Tarık Zafer Tunaya, Türkiye’de Siyasal Gelişmeler 1876-1938, İstanbul, 2003

                                                                                                                                                                                                        
  • Article Statistics